Onları Unutmamalı!..

Cevat Ülger

Cevat Ülger‘den Hasan Aycın‘a

Elbette çok çizerimiz geldi geçti. Kamil Yeşil, geçmişten beri mizah dışında emek veren çizerlerimize mercek tuttu. ÇİZGİ SANATINA EMEK VERDİLER.

Birçok alanda mahir adamlarımız var; biz onları geleneksel sanat adamlarımıza nazaran daha çok tanıyoruz. Tanınma bakımından şairlerimiz, yazarlarımız ve fikir adamlarımız, siyasilerimizin gerisindedir; sinema, tiyatro, müzik gibi görsel ve işitsel sanatlarda öne çıkmış değerlerimiz de bu ikincilerden sonra gelir. Çizgi de bir görsel sanat olmasına ve hat – minyatür ve mizah sanatıyla ortak paydada buluşmasına rağmen, ne yazık ki yazarlarımıza verdiğimiz önemi çizerlerimize vermiyoruz. Bundan dolayı güzel, elden ele, nesilden nesile dolaşan, hatırımızda iz bırakan çizgi – romanlarımız, hikayelerimiz, çocuk ve mizah dergilerimiz az. Ortaya çıkanlar kısa ömürlü oldu hep. Bu boşluk başka kültürün kahramanları tarafından dolduruluyor.

Denilebilir ki ahlaki ve duygusal dejenere bu tür kitaplarla başlıyor neslimizde.

Cevat Ülger. 
Çizginin önemini kavramış, bu sanatı sadece bir eleştiri vasıtası olarak değil aynı zamanda, bir estetik değer olarak ortaya koymuş kaç tane isim sayabiliriz? Musikisi, şiiri, mimarisi, hat’tı tarih olarak bin yılı geçmiş bir milletin bu alanda kaç tane adamı var? Bir elin parmakları kadar ve fakat onların da bazılarını unutmuşuz.
Mimar ve çizer Cevat Ülger

Unutulan bir çizer olarak bir hatırlatma babından sizlere Cevat Ülger’den bahsetmek istiyorum.

Cevad Ülger
’i Milli Gazete’deki “Karamemedler”i ile tanıdık. Şimdi imkan olsa da bu çizgiler ve diğerleri bir albüm haline getirilse… Pekiyi kim yapacak bunu? Finansını kim karşılayacak? Bence Cafcaf “Çizgi-geleneğimiz” gibi bir adla Cevat Ülger’i tekrar yayımlayabilir. Cevat Ülger sadece çizer değildi; aynı zamanda mimardı. Resimden anlar, klasik ve batı müziğini bilir, çocuk psikolojisini derinliğine nüfuz etmiş; mühendislikten makineye, çocuk oyuncaklarından halı dokumaya kadar birçok şeyle aynı anda ilgilenmiş çok yönlü bir Müslümandı. Okuyuşu ve yorumlayışı ile etrafına Divan şiiri zevki vermiş, dil konusunda titiz davranmış bir dil işçisidir o. Bu değerimiz hakkında 1985 yılında yayınlanmış “Ritmin Gücü ve Ritme Davet” adlı eser dışında kitaplık çapta bir eser yok. “Eğer canınız şimdi resim yapmak istemiyorsa Tom Miks, Teksas okuyabilirsiniz” diyecek; öğrencilere Lagarî Hasan Çelebi’den, Hezarfen Ahmet Çelebi’den, Levnî’den, Paul Klee’den, Braque’dan, Kel Aliço’dan, Sezai Karakoç’tan, Mimar Sinan’dan, Sadullah Ağa’dan, Gandhi’den, Kierkegaard’dan, Dokuzuncu Senfoni’den, Balıkesir Pamukçuköy Bengisi’nden bahsedecek kaç tane çizerimiz var ki? Tuvalde başladığı “nonfigüratif” macerayı, evindeki dokuma tezgahında halılara, kilimlere taşıyacak; ıskarta malzemelerden çocuk oyuncakları yapacak; giydiği ceketin, gömleğin, ayakkabının modelini kendisi çizen; bağlama çalan; sadalı bir kubbe görünce aşka gelip gülbank çeken; okula motosikletle gelip giden kaç tane gönül adamımız var?

Öldüğünde Kırk iki yaşındaydı Cevat Ağabey. 
(6 Eylül 1977)

Yalçın Turgut

Çizgi sanatımız denilince hatırlanması gereken başka sanatçılarımız da var. Yalçın Turgut Balaban, nam-ı diğer Cilet Kâmil. Cilet Kâmil’in maceralarını uzun süre Yeni Devir’de takip ettik. Unutmadan söyleyelim, yazarımız, şairimiz nasıl Milli Gazete ve Yeni Devir’den çıkmışsa, yani bu gazeteler İslami camiaya nasıl mektep olmuşsa çizerlerimize de aynı şekilde imkan vermiş, onlara zemin hazırlamış ve çizerlerimizi tanıtmıştır. Cevad Ülger gibi merhum Necdet KonakYalçın Turgut, Hasan Aycın, Osman Sak ve Kemal Güler de Milli Gazete, Yeni Devir mektebinin çizerleridir. Yalçın Turgut sadece siyasi ironisi olan metinler çizmemiş, kitaplar da resimlemiştir.

 Necdet Konak

Cevad Ülger ağabey gibi sanatından hareket ederek Necdet Konak’ı hatırlamalı ve onu da rahmetle anmalıyız. Son  yıllarını Bosna Hersek ile ilgili faaliyetlere ayıran Necdet Konak, duyarlı bir çizgi sanatçısı olarak camiamıza ait hemen her dergiye, gazeteye destek vermiştir. Bosna Hersek’in bilge kralı Aliya İzzetbegoviç’in hayatını anlatan ve yayınlandığında tüm dünyanın dikkatlerini çeken Aliya belgeselinin metin yazarlığını yapan Necdet Konak, ayrıca Aliya İzzetbegoviç ve Cahar Dudayev çizgi romanlarını da çizmişti. Dinazor, Anadolu Gençlik Dergisi, Yörünge, Genç İstikbal, Mavikuş ve Filit gibi dergilerin çizerleri arasında idi rahmetli.

Osman Sak

Çizgi sanatına ayrılmış bir haberde, seksenli yılların ortalarında çizgilerini Milli Gazete’de yayımlayan Osman Sak’tan da bahsetmeliyiz. Bugün daha çok mehter marşları ile ilgilenen Osman Sak’ın da kendine özgü bir çizgisi vardı. 

Hasan Aycın

Sözü bağlamadan Hasan Aycın üstadımızın kendine has çizgisi, yazıları  ve sanatıyla ayrı bir değere sahip olduğunu söylemeliyiz. Bocurgat, Gece Yürüyüşü, Âsâ, Kulbar, Kırk Hadis, Gözgü gibi albümleri ile Nobel ötesi bir sanat adamımızdır Aycın. Fakat bu konuda ödüllendirmeye aracı olan kurum ve yayın organlarımızın işi biraz sürüncemede bıraktıkları da gözden kaçmıyor doğrusu. Her zaman söylerim, önemli olan büyük yazarların, şairlerin ödül alması değildir; önemli olan onlara ödül verebilmektir. Şunu söyleyebiliriz ki çizgi sanatının üstadı olarak Hasan Aycın’ın ödüle ihtiyacı yok, bizim çizgi sanatımızın ödül ile tekrar gündeme getirilmesine, dünyaya tanıtılmasına, estetiğimizin dost düşmana gösterilmesine ihtiyacımız var. Bundan dolayı önümüzdeki yıl, Türkiye Yazarlar Birliği’nin Üstün Hizmet Ödülü ile Hasan Aycın çizgisinin altının çizilmesi yerinde olacaktır, diye düşünüyoruz.

Kamil Yeşil 
12 Ekim 2009

Posted in Hakkında Yazılanlar, Haberler ve Söylenenler
Yorum Yaz