Cevat Ülger’in Ardından

Bugün Eskişehir’in en önemli kalıcı eseri nedir? diye bir soru ile karşılaşsanız, mutlaka aklınıza gelen üç eser arasında gösterirsiniz. Hemen her gün önünden geçer, bazen hayranlıkla bazen de alışmışlığın verdiği kanıksama ile bakarsınız. Bazen göz ucunuzla şöyle bir göz gezdirip geçer bazen de gözlerinizi yukarıya doğru tamamen kaldırmak zorunda kalabilirsiniz. İsmi Eskişehir ile özdeşleşen, Eskişehir’e bu kadar yakışan ve Eskişehir’in de bu kadar yakıştığı kaç bina vardır zaten? İzmir denilince Saat Kulesi, Antalya denilince Yivli Minare, Trabzon denilince Sümela Manastırı, Ankara denilince Anıt Kabir nasıl akla geliyorsa Eskişehir denilince de o akla gelmiyor mu hemen?

Hangi eserden bahsettiğimi Eskişehirli okurlarımız hemen anlamıştır, evet Reşadiye Camii’nden bahsediyorum. Eskişehir’in en önemli ve en kalıcı eserlerinden biri olan Reşadiye Camii’nden… Evet, hepimiz Reşadiye Camii’ni bilir, onu önemser ve benimseriz ama o eseri yapan mimarı çok azımız bilir.

Cevat Ülger ismi birçoğumuza o kadar uzak ve yabancıdır ama O, Reşadiye Camii’nin mimarıdır. Dün Ülger’in ölüm yıldönümüydü. Kaçımız hatırladı acaba, bu büyük sanatçıyı? Her fırsatta ona, buna açıklama yapan kent yöneticileri başta olmak üzere kaçımızın aklına geldi? Mimarlık Fakültesi mesela kendisinin isminin yaşatmak, bu büyük eseri Eskişehir’e sunan, kazandıran bu insanın ismini yaşatmak adına ne yaptı?

Oysa kentlilik, kent kültürü ve kent belleği sizin yarattığınız değerler ile ilgilenir. Eskişehir’e bu kadar büyük katkı sunmuş Cevat Ülger neden hatırlanmaz kentimizde?

CEVAT ÜLGER KİMDİ?

15 Mayıs 1933’te Eskişehir’de doğan Cevat Ülger, Eskişehir’e hizmet etmekten hiç vazgeçmemiş biriydi. Ülger, sadece mimar kimliği ile değil sanatçı kimliğinin yanı sıra öğretmenliği ile tanınan bir isimdi. 1957 yılında ilk eseri olan “Oyuncak Masalları” isimli kitabında çocukluk döneminde geliştirdiği (makara, kibrit kutusu, ilaç şişeleri, çam kozalakları, gazoz kapakları, elbise düğmeleri, tel, çivi gibi atık eşyalardan) oyuncak maketlerini yapıp, yapılış şekillerinin grafik çizimlerini hazırladı ve hayal dünyasında ürettiği masallara uyarladı.

Her konuda üretken ve girişken olan Ülger, bilimden sanata her alanda çalışmalarda bulundu. Ülger’in Reşadiye Camii proje çalışmaları da o yıllara dayandı. Camii’nin tüm detay projeleriyle bizzat tek tek ilgilendi. Minberini, kürsüsünü, müezzin mahfelini, korkuluklarını, kapı kitabe ve sövelerini, mihrapçelerine varıncaya kadar en ince detaylarını dahi projelendirmekten geri kalmadı.

Bütün bunları hepimizin yakından bildiği cami yaptırma ve yaşatma cemiyetlerine rağmen yaptı.

Cevat Ülger 1977 yılında aramızdan ayrıldı. Onu anarken yine onun kendi sözleri ile anmak gerekiyor diye düşünüyorum;

“Varmak istediğim yere ne kadar yaklaştım bilemiyorum. Yalnız çok gerilerde olduğum besbelli. Esasen bu iş fertlerin tek başlarına başaramayacakları çok girift meselelerle doludur. Biz belki çok uzun vadeli Türk sanat ve kültürünü meydana getirecek binanın basit çamur harcından bir parça olabiliriz.” (Rasim Özdenören – Mavera Aylık Edebiyat Dergisi Ekim 1977)

Eserleri ile yaşasın…

Deniz Çağlar FIRAT
07 Eylül 2013

Posted in Hakkında Yazılanlar, Haberler ve Söylenenler
Yorum Yaz